Cilt 1 Sayı 3 (Ağustos 2024)

Sayı Bilgileri

Issue Information

ss. i - vi   |  DOI: 10.29329/akalid.2024.1058

Özet

Anahtar Kelimeler:

Orjinal Araştırma Makaleleri

İslam Sanatının Başlangıcından Günümüze Mahremiyet Algısının Rolü

Ahmet Ali Bayhan

ss. 1 - 25   |  DOI: 10.29329/akalid.2024.1058.1

Özet

Hz. Peygamber’in Arap yarımadasında, İslam dinini insanlara tebliğini takiben çok uzun olmayan bir süreçte oldukça geniş bir coğrafyada bu yeni dinin kültürünün, medeniyetinin ve sanatının hızla oluşmaya ve gelişmeye başladığına şahitlik edilir. Bu kültür/medeniyet/sanatın tekâmül süreci gözden geçirildiğinde, İslam sanatlarının belli başlı bazı faktörlerin tesiriyle ortaya çıktığı ve biçimlendiği görülür. İklim ve coğrafi şartlar, komşu ve eski kültürlerle temas, milli/mahalli ve şahsi estetik anlayışlar ile teknolojik gelişmeler ve tecrübe yanı sıra Kelami, Fıkhi ve Tasavvufi olmak üzere İslam dininin kendi bünyesinden doğan faktörler sanatın şekillenmesinde belirleyici unsur olmuştur. Diğer taraftan aile içerisinde ya da dışarıda, toplum içerisinde kadın-erkek ilişkileri İslam dininin belirlediği mahremiyet kuralları çerçevesinde düzenlenmiştir. Fıkhi faktörler çerçevesinde değerlendirilebilecek mahremiyet algısının da sanatı/mimariyi/kültürü etkileyen hususlardan birisi olarak önem taşıdığını söyleyebiliriz. İslam şehri ile bunların muhteviyatında yer alan camiler, medreseler, tekke/zaviye/dergâhlar, han/vekâle/kervansaraylar, ribatlar, kaleler, evler ve saraylar, bu anlayışla gelişmiş mimarlık örneklerindendir.

Anahtar Kelimeler: Mahremiyet Algısı, İslam Şehri, İslam Mimarisi, İslam Sanatı, İslam Kültürü

Ordu-Altınordu Kâmil Furtun Konağı Restitüsyon Önerisi

Gülferi Akın Ertek

ss. 26 - 59   |  DOI: 10.29329/akalid.2024.1058.2

Özet

İnsan hayatının en temel gereksinimlerinin karşılandığı konutlar, içerisinde yaşayan ailenin mahremiyeti için de önemli bir gerçekliktir. Toplumlar çevre koşulları, iklim özellikleri ve malzeme seçenekleri gibi imkanlarla, belli noktalarda birbirinden ayrılan ya da birbiriyle benzeşen barınma mekanlarını meydana getirmişlerdir. Bulunduğu yerin tarihini ve toplumun geleneklerini aydınlatan dinamikler olarak da karşımıza çıkan bu yapıları, sosyolojik koşullar ve onu kullanan kişilerin ekonomik durumu ile statüsü, bazı yönlerden şekillendirmiştir. Toplumdaki ortak görüş ve estetik yönelimler de evleri kimi özellikleri bakımından etkilemiş olsa da genel olarak bu yapılarda ortak bir mimari düzen hakimdir. 

Bu bildiride yukarıda sözü edilen mimari ortamda yaratılan, XIX. yüzyılın geleneksel konut dokusu içerisinde ortaya konulduğu düşünülen, Ordu’nun Altınordu ilçesinde yer alan Kamil Furtun Konağı, günümüze ulaşabilmiş mevcut hali ve farklı tarihlere ait dönem fotoğraflarından hareketle hazırlanan plan, mimari, bezeme ve malzeme ile inşa tekniği açısından değerlendirilmeye çalışılacaktır. Eski fotoğraflarından tespit edilen mimari karakteri dolayısıyla XIX. yüzyıla tarihlendirilen, 2006 yılında çıkan bir yangın sonucunda yalnızca bodrum ve zemin kat beden duvarları, çamaşırhane ve mutfak olarak kullanılan yan mekân ve batı duvara eklenen ıslak hacimleri günümüze ulaşan yapıya ait dokümanlar ve sözlü kaynaklardan hareketle restitüsyon önerisinde bulunulacaktır. Zira gerek tarihi kaynaklar, arşiv belgeleri ve sözlü kaynaklar ve gerekse Ordu’nun tarihi kent dokusu dikkate alınarak Kamil Furtun Konağı’nın restore edilerek ayağa kaldırılması geçmiş ile gelecek arasındaki köprülük vazifemizin de bir sonucu olacaktır. 

Anahtar Kelimeler: Konut Mimarisi, Kamil Furtun Konağı, Restitüsyon, Restorasyon, Konak

Dîvânu Lugâti’t-Türk’e Göre XI. Yüzyılda Türk Coğrafyasında Kullanılan Mutfak Araç-Gereçleri

Seda Muratoğlu

ss. 60 - 79   |  DOI: 10.29329/akalid.2024.1058.3

Özet

Kaşgarlı Mahmud’un XI. yüzyılda yazdığı ve Türk kültürünün önemli eserlerinden olan Dîvânu Lugâti’t-Türk, Türkçe’nin bilinen ilk sözlüğüdür. Siyasî, sosyal, iktisadî ve kültürel açılardan Türkler hakkında çok önemli bilgiler veren bu değerli esere dayanarak hazırladığımız bu çalışmanın konusu, XI. yüzyılda Türk coğrafyasında kullanılan mutfak araç-gereçleridir. XI. yüzyılda Türk evinin bir odası, mutfak olarak kullanılmaktaydı ve bu odaya “aş evi” manasındaki aşlık denmekteydi. Dönemin kültür hayatını aksettirebilmek ve Türklerin günlük yaşayışları hakkında bilgi sahibi olabilmek için Türk mutfağındaki kültür eşyasının tanınması gerekir. Bu amaçla hazırlamış olduğumuz çalışmamızda, eserin Besim Atalay ve Ahmet B. Ercilasun-Ziyat Akkoyunlu tarafından hazırlanan tercümelerini kullandık. Ayrıca yer yer ihtilaflı noktalarda Kilisli Rifat Bilge tarafından hazırlanan neşir ile R. Dankoff ve J. Kelly’nin hazırladığı İngilizce tercümeye başvurduk.

Anahtar Kelimeler: Dîvânu Lugâti’t-Türk, Kaşgarlı Mahmud, Mutfak, Araç-Gereç, Kültür

Ondokuzuncu Yüzyılda Fatsa Kazasında Cürufcuyan Taifesi

Erdal Hürol

ss. 80 - 101   |  DOI: 10.29329/akalid.2024.1058.4

Özet

Zanaat, fertlerin yetenekleri ölçüsünde çeşitli meslek alanlarında iştigal etmesidir. Genel manada ise bireylerin sosyal statüsünü belirleyen ve mesleki beceri gerektiren kendine özgü kuralları olan faaliyet tarzı olarak tanımlanabilir. İnsanların büyük çoğunluğunun hayatlarının belli bir döneminde ya da hayat boyu mesleki bir faaliyette bulundukları bilinmektedir. Meslekler, fertler ve toplum açısından büyük önem taşımaktadır. Birey ve toplum arasındaki etkileşimi sağlayan en önemli faktörlerden birisi de mesleklerdir. Bu manada Canik Sancağı’na bağlı Fatsa Kazası’nda 19. yüzyılda bakırcılık mesleğinin temsilcileri olan cürufcuyan taifesi incelemeye çalışılmıştır.   

Anahtar Kelimeler: Fatsa, Bakırcılık, cürufcuyan taifesi

Türkiye Selçuklularının Kuşatma Savaşlarında Uyguladıkları Taktikler

Filiz Akçay

ss. 102 - 128   |  DOI: 10.29329/akalid.2024.1058.5

Özet

To organize armies for wars; Developing war tactics and resorting to some tricks to gain superiority over the enemy are activities that the Turks have been performing since the earliest times. In fact, it is known that the Hun Ruler Mete Han carried out this in a more organized way and organized his army magnificently. In addition, it is possible to see information about the regular troops, war arts and tactics of the Turks in the Orkhon monuments. As for the Seljuks, they also carried out many military activities in their wars; They successfully carried out military maneuvers such as raids, surprise raids, fake retreats and ambushes aimed at wearing down and intimidating the enemy. As a matter of fact, Anatolian Turkish lords arranged their army formations accordingly, as they both possessed Turkish military culture and were the carriers of the military traditions of the Turkish Seljuks; They used many military tricks and tactics in their campaigns and wars, interpreting them in their own way from time to time. Many factors such as the tricks and tactics applied according to the type of war, the psychological conditions of the armies, climatic conditions, geographical conditions, war equipment, the point where the army is positioned, how the army is positioned, the courage of the commander and the army, the foresight of the commander, the psychological and physiological state of the army are decisive in the outcome of the war. played a role. When Turkish lords and their emîrs were going to organize an expedition, preparations would begin days or even months in advance. These preparations consisted of activities such as knowing the enemy, controlling them, wearing them down and determining the direction of war. He always took into consideration such factors that could determine the fate of the war, before and during the war, and determined his battle order and tactics according to these elements. Since the war had a dynamic and complex structure and it was not known exactly what the enemy's move would be, the army order and tactics determined before the war could change from time to time during the war.

Siege warfare techniques, which the Turks coming from the steppe had to learn in a short time due to the structure of the Anatolian geography equipped with castles, were also used effectively by the Turkish Seljuks. Turks, who were introduced to siege wars for the first time after entering Anatolia, quickly mastered this war technique, which dates back to ancient times, and over time, they developed different tactics according to the situation of the place they besieged and the defensive measures taken by the enemy.

Anahtar Kelimeler: Turkish Seljuks, Castle, Castle sieges, Seljuks

Kitap Kritiği: “Heterodoks Dervişler ve Alevîler”

Selçuk Sarı

ss. 129 - 135   |  DOI: 10.29329/akalid.2024.1058.6

Özet

...

Anahtar Kelimeler: ...